İstişare Farz mı Sünnet mi? Güç İlişkileri ve Toplumsal Düzen Üzerine Bir Siyaset Bilimsel Bakış
Güç ilişkilerinin, iktidarın ve toplumsal düzenin şekillendiği her toplumda, bireylerin birbirleriyle etkileşim biçimleri de derin anlamlar taşır. Siyaset bilimi, bu etkileşimleri anlamak adına çeşitli teoriler ve pratikler üzerine odaklanır. Toplumların içinde şekillenen değerler, ideolojiler, kurumlar ve vatandaşlık anlayışları, bireylerin davranışlarını ve bu davranışların yansıması olan siyasal kararları etkiler. İktidarın, toplumsal düzenin ve hatta bireylerin güç kullanım biçimlerinin ele alındığı bu bağlamda, İslam’ın öğretilerinden biri olan “istişare” kavramı, sosyal bilimler açısından önemli bir tartışma alanı yaratmaktadır. Peki, istişare aslında farz mı, yoksa sünnet mi? Bu soruyu yalnızca dini bir perspektiften değil, siyasal ve toplumsal bir analizle incelemek, bizlere daha geniş bir anlayış sunacaktır.
İktidar, Kurumlar ve İdeoloji Çerçevesinde İstişare
İktidarın tanımını yaparken, bu kavramın yalnızca yönetici olma yetkisiyle sınırlı olmadığını, aynı zamanda toplumsal ilişkilerin ve güç dinamiklerinin şekillendirildiği bir alan olduğunu unutmamalıyız. İktidar, çoğu zaman siyasi kararları alırken, toplumsal normlara ve değer sistemlerine dayalı olarak davranışları yönlendirir. Toplumdaki güç ilişkileri, bireylerin ve grupların eşitlik ya da hiyerarşi biçiminde şekillenen ilişkilerini belirler. İktidarın bu bağlamda en önemli araçlarından biri, toplumsal düzeni ve bireylerin katılımını denetim altına alma gücüdür.
Kurumlar, özellikle devletin ve onun temsilcilerinin toplumla kurduğu etkileşimde, bireylerin karar süreçlerine katılımını teşvik edebilir ya da engelleyebilir. Kurumsal yapıların, ideolojik yönelimler doğrultusunda şekillendirilmesi, istişareye dair farklı yorumların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bazı ideolojiler, toplumsal düzenin sağlanmasında halkın katılımını savunurken, bazıları bu katılımı sınırlayabilir veya sadece belirli elitlerin katılımına olanak tanıyabilir.
İstişare: Farz mı, Sünnet mi?
İstişare, İslam’ın önemli kavramlarından biri olarak, toplumda farklı görüşlerin bir araya gelmesi ve ortak akıl doğrultusunda kararlar alınması anlamına gelir. Ancak, istişarenin dini anlamdaki yeri ve önemi sadece bir davranış kılavuzu olarak değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluk olarak da değerlendirilebilir. İslam’da istişare, “farz mı yoksa sünnet mi?” sorusu, dini öğretilerin siyasal hayata nasıl etki ettiğini anlamamıza yardımcı olabilir.
Bazı alimler, istişarenin farz olduğunu savunarak, bu pratiğin toplumsal ve siyasal bir sorumluluk olarak görülmesi gerektiğini belirtir. Bu görüş, toplumun bireylerinin kendi aralarında fikir alışverişi yapmasını ve karar süreçlerine dahil olmasını savunur. Diğer yandan, istişarenin sünnet olduğunu öne sürenler, bu pratiğin faziletli bir uygulama olduğunu ancak her durumda zorunlu olmadığını ileri sürerler. Bu iki görüş arasındaki fark, siyasetteki güç ilişkilerinin belirleyiciliğini de gözler önüne serer.
Güç, Cinsiyet ve Toplumsal Katılım
Erkeklerin siyasal stratejilerde ve güç odaklı bakış açılarında, karar alma süreçlerinin genellikle daha hiyerarşik ve merkeziyetçi bir biçimde ele alındığını gözlemleyebiliriz. Erkekler, genellikle daha stratejik düşünürler ve güçlerini yalnızca kendi iç çevreleriyle değil, tüm toplumla paylaşmak konusunda daha temkinli olabilirler. Bu bağlamda, istişareye karşı bakış açıları da farklılık gösterebilir. Erkek egemen bir toplumda, istişare bazen yalnızca üst düzeydeki figürlerin kararlarıyla sınırlı kalabilir, alt düzeydeki bireylerin katılımı ise göz ardı edilebilir. Bu, güç dinamiklerinin belirleyici olduğu bir toplumsal yapıyı ortaya çıkarır.
Kadınlar ise, genellikle demokratik katılım ve toplumsal etkileşim alanlarında daha fazla yer almak isterler. İstişareyi, yalnızca bir güç mücadelesi değil, daha çok katılım sağlanan bir süreç olarak görme eğilimindedirler. Kadınların güç odaklı değil, daha çok demokratik katılım odaklı bakış açıları, toplumsal karar alma süreçlerinde farklılık yaratabilir. Peki, bu durum, toplumsal eşitlik ve adaletin sağlanmasında nasıl bir rol oynar? Kadınların sesinin daha fazla duyulması, toplumsal istişarenin daha kapsayıcı ve daha adil olmasına olanak tanıyabilir mi?
İstişarenin Siyasetteki Yeri
İstişare, yalnızca İslam dünyasında değil, tüm toplumlarda siyasetin önemli bir parçasıdır. Demokratik bir yönetim biçiminde, halkın görüşlerinin alınması, karar alma süreçlerinde katılım sağlanması esastır. Peki, istişare, gerçekten demokratik bir toplumda olduğu gibi, her bireyin eşit söz hakkına sahip olduğu bir süreç midir? Yoksa, toplumsal yapılar ve güç ilişkileri, bu süreci sınırlayarak, kararları belirli elitlerin elinde mi toplar?
Bu sorular, istişarenin sadece dini bir gereklilik değil, aynı zamanda toplumsal eşitlik ve demokratik katılımı teşvik edici bir araç olup olamayacağına dair derinlemesine düşünmeyi gerektirir. Farz mı, sünnet mi olduğuna dair tartışmalar, aslında toplumun güç dinamiklerini ve katılım anlayışını da açığa çıkaran bir mercek olabilir.
İstişare, gerçekten toplumsal eşitlik ve adalet için bir araç mıdır? Yoksa, bu süreç sadece iktidar sahiplerinin denetiminde, güç ilişkilerini pekiştiren bir mekanizma mı olmaktadır? Sizin bu konuda ne düşündüğünüzü merak ediyoruz.
Bu iki olayın yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’de istişâre ile ilgili iki sarih âyet de mevcuttur . Bunlardan birincisi Mekke’de nazil olan ve istişârenin önemine binaen “Şûrâ” adı verilen sürenin 38. âyetidir. İkincisi ise, Medine’de Uhud savaşı neticesinde indirilen Âl-i İmrân sûresinin 159. âyetidir. Talebe cevabın geleceği kesin değildir , cevap gelmeyebilir veya cevap gelir, fakat kişi rüyasını hatırlayamaz ya da yanlış yorumlayabilir.
Doruk!
Önerileriniz yazının doyuruculuğunu artırdı.
Kamuyu ilgilendiren konularda sorumlu kişilerin danışması farzdır. Kişiler ve bireylerin kendi işlerinde ve kararlarında istişare ise sünnettir . Danışma ihmal edilir ve bu yüzden şahsa veya başkasına bir zarar, bir haksızlık yapılmış olursa ihmal eden kişi sorumlu olur. Peygamber efendimiz eshabı ile istişare eder, bazen bir iş için, akıl, takva, hikmet ve tecrübe sahibi on kişiye danışırdı. İstişare ile yapılan iş, hatalı görünse de, sormadan yapılandan üstündür.
İrem! Sevgili katkı sağlayan kişi, fikirleriniz yazının akışını düzenledi ve daha anlaşılır hale getirdi.
İSTİHARE önemli Sünnet ‘lerden biridir. Şu şekilde yapılır ve uygulanır. a- İstihare, farz ve haram olmayan işler için yapılır. Yani bir işin yapılması ne farz ne de haram diye hükmü yoksa, mübah bir iş ise onu yapıp yapmamak konusunda istihare yapılır. Meşveret Kararlarına Tabi Olmak: İstişare kabul edilen kararların neticelerine uymak mecburidir .
Bulut!
Sevgili katkı sağlayan kişi, fikirleriniz yazının anlatım gücünü artırdı ve daha ikna edici bir metin ortaya çıkmasına yardımcı oldu.
İstişare, karşılıklı görüş alışverişinde bulunma, danışma anlamlarına gelen bir kelimedir. Kur’an-ı Kerim’de Şûra Suresi var. Şûra da aslında ‘danışma’ demek. Bu iki olayın yanı sıra Kur’ân-ı Kerîm’de istişâre ile ilgili iki sarih âyet de mevcuttur . Bunlardan birincisi Mekke’de nazil olan ve istişârenin önemine binaen “Şûrâ” adı verilen sürenin 38. âyetidir. İkincisi ise, Medine’de Uhud savaşı neticesinde indirilen Âl-i İmrân sûresinin 159. âyetidir. 1 Haz 2025 istişârenin önemi ve hz.
Özlem!
Fikirleriniz yazıya samimiyet kattı.